2006 yılında Sun Microsystems Principle ISV (Independent Software Vendor-Bağımsız Yazılım Geliştirici işortağı) Partner’ı olan Pozitron, iş ortağı olma sürecinin hızı itibari ile de Türkiye’de bir rekora imza atmış durumda. Pozitron, Sun Solaris 10 yazılım platformu üzerinde geliştirdiği, Digiturk SMS servislerini tek bir çatı altında toplayan ve günde 500 bin SMS'lik bir trafiği kontrol eden Boomerang çözüm platformuyla Sun Microsystems'ın 96 ülkedeki 8. Principal Partner’ı haline geldi.
Pozitron, mobil teknolojilere odaklanmış olan genç ve dinamik firma. Sun Microsystems işbirliği ile başarıdan başarıya koşuyor. Bugün Türkiye’nin en büyük mobil projelerinde artık Pozitron’un imzasını görmek mümkün.
Mobil dünyanın uzmanı!
Kuruldukları 2000 yılından 2004 yılına kadar farklı konularda yazılımlar geliştiren Pozitron’un Genel Müdürü Fatih İşbecer, “Kurulduğumuz ilk yıllarda her gittiğimiz yerde, bizden daha büyük ve daha köklü firmaların benzer konularda faaliyet gösterdiğini gördük. Kimi zaman da bizim 5-6 yıl önceki halimizi andıran, düşük rakamlara aynı işi yapmaya çalışan insanlar çıktı karşımıza. Sonuçta herkesin el atmadığı ya da atamadığı daha niş bir alan seçip, uzmanlaşmaya ve markalaşmaya karar verdik. Sonunda mobil uygulamalarda karar kıldık” diyor.
Mobil uygulamalar konusunda araştırmalar yapmaya başladıklarını anlatan İşbecer, “O yıllarda Türkiye’de İddaa başlamıştı ve lisansları verilmişti. Biz de Pozitron olarak bu konuya odaklandık. İddaa web sitesine girip iyice araştırdık. Ardından da bu uygulamayı, bir cep telefonu uygulaması haline getirdik. Yani süreç tersten işledi. Önce biz mobil uygulamayı yazdık, ardından da müşteriye gidip, ‘Bakın biz bunu yaptık, alır mısınız?’ dedik. Aldılar da...” diyor. Fakat ilk sundukları prototip bir hayli değiştirilmiş. Talepler doğrultusunda uygulama neredeyse baştan yazılmış.
Sertifikalı güvenilir uygulamalar
“Programımızın iyi olduğunu ve yükleme yaptığımız telefonları bozmayacağını, müşteri adaylarına nasıl ispat edebilirdik?” diyen İşbecer, işte tam da bu dönemde sertifikasyonun önemini kavradıklarını belirtiyor.
Araştırdıklarında bu iş için Java Verified isimli bir tane organizasyon olduğunu gördüklerini anlatan İşbecer, “Sun Microsytems öncülüğünde kurulmuş bir organizasyondu. Nokia, Sony Ericsson, BenQ, LG, Samsung gibi dev üretici gibi firmalardan oluşan bir konsorsiyum aslında. Dünyada 4 tane test merkezleri var. Gidiyorsunuz, paranızı baştan ödüyorsunuz, ardından da uygulamanızı test ettiriyorsunuz. Testleri geçerseniz belgenizi alıyorsunuz. Testleri geçinceye kadar sonsuza kadar da deneyebilirsiniz. Bereket biz sonsuza kadar uğraşmadık. Birkaç düzeltme ve revizeden sonra İddaa için yazdığımız mobil uygulama tüm testleri geçti ve dijital olarak imzalandı” diyor.
Test yaptırdıkları merkezde her başvuru sahibine bir sıra numarası verildiğini ve kendilerine verilen numaranın küçük olmasının onları bir hayli şaşırttığını belirten İşbecer, “Bu işlerin dünyada da yeni olduğunu gördük. Dünyada test edilip dijital imza alan ilk bahis uygulamasını yazdığımızı test merkezinden öğrenmiş olduk” diyor ve ekliyor, “O günlerde telefon pazarının büyüyeceğini tahmin ediyorduk fakat bu denli büyüyeceğini biz de tahmin etmiyorduk. Bizler mobil alanda büyüme ve ilerleme kararı aldık. Java da bu iş için bir standarttı. Çünkü bağımsız bir platform ve her türlü telefonda çalışabilmek gibi bir kaygınız var ise Java kaçınılmaz. Java denilince de tabi ki Sun Microsystems…”
Pozitron, 2005 yılında Sun Microsystems’ın düzenlediği ve ödülün de Java Verified testlerinin ücreti, olduğu bir yarışmayı görünce Sun Microsystems ile bağlantıya ilk kez geçmiş. Sun Microsystem yetkililerine, zaten birçok mobil uygulama fikirlerinin olduğunu, bunlardan bazılarını hayata geçirdiklerini ve hatta bazılarının testlerini de ceplerinden ödeyerek zaten yaptırdıklarını anlatmışlar. Sun Microsystems da Pozitron ile ilk kez 2005’deki bu yarışma vesilesi ile tanışmış.
“Gerek İddaa projesi, gerek ise bankalarla yürüttüğümüz projeler nedeniyle güvenlik konusuna çok önem veriyoruz. Müşterilerimizin de en çok dikkat ettiği konuların başında güvenlik geliyor. Bizim gibi küçük ölçekli bir firmanın, güvenlik konusunda dev müşterilerini ikna edebilmesi için Java ve Solaris 10 gibi gerçekten sağlam teknolojilere ve bu teknolojileri kullanabilecek yetkinliğe sahip olması gerekiyor.
En hızlı “Principle Partner” olma rekoru!
ISV Partner Program duyurularının yoğun olarak yapıldığı bir dönem olan 2006’da Sun Microsystems’ın bu konu ile ilgili düzenlediği bir organizasyona katıldıklarını anlatan İşbecer şunları söylüyor; “Organizasyonda anlatılanlar tam anlamıyla bizi tarif ediyordu. İnanılmaz şaşırdık. Hemen orada Sun Microsystems ISV Satış Müdürü Funda Öncü ile tanıştık. Firmamızı ve yaptıklarımızı kısaca anlattık. Funda hanım ve diğer Sun Microsystems üst düzey yetkilileri hızla ISV programı için gerekli başvuruları yapmamızı söylediler. Hemen akabinde bir hafta içerisinde başvurularımızı yaptık ve 10 gün içerisinde de Principle Partner olduk.” 2006 yılında Sun Microsystems Principle Partner olan Pozitron, partner olma sürecinin hızı itibari ile de Türkiye’de bir rekora imza atmış durumda.
Sun Microsystems Partner Programı’ndan başta çok fazla bir beklentilerinin olmadığını, sadece arada bir kampanya e-postaları ile bilgilendirileceklerini sandıklarını anlatan İşbecer, “Fakat öyle olmadı. Biz Sun Microsystems Partner’ı olunca Sun Microsystems bize bir sunucu hediye etti. Hatta biz başta inanamadık ve bir şaka sandık” diyor ve başlarından geçeni şöyle özetliyor; “Fakat bir gün Sun Microsystems’ın gümrük işleri ile uğraşan firma yetkilisi bizi aradı. Gümrük masrafları dahi ödendi, gelin sunucunuzu gümrükten alın dedi.
İnanamadık. Önce kötü bir makinedir diye düşündük, fakat gittik gördük ki gayet de iyi bir sunucu. Halen daha o sunucuyu kullanıyoruz. Ayrıca kutunun içerisinde 10 DVD’lik setler çıktı. Geliştiriciler için özel hazırlanmış bu DVD setlerinin içerisinde ihtiyaç duyabileceğiniz her türlü bilgi, doküman, geliştirme ortamı ve diğer detaylar konulmuştu. Bu bilgileri internet üzerinde indirmeye çalışsanız, haftalarca uğraşmanız gerekebilir. Çünkü bu bilgilerin herbiri bir başka yerde. Özetle şunu söylemek istiyorum Sun Microsystems’ın bize ciddi bir geri dönüşü ve desteği oldu.”
Zaman içerisinde Pozitron’un mobil projelerinin sayısı artmış. Bir yandan Boomerang adı verilen mobil mesajlaşma platformu çerçevesinde giderek daha büyük müşteriler ile çalışmaya başlanırken, diğer taraftan da Akşam Grubu’na Mobil Gazete projesi, Digiturk’e MobilTV projeleri yapılmış. Uzun süren görüşmeler sonucunda İş Bankası ile çalışılmaya başlanmış. 2007 Haziran ayında başlanılan Mobil Bankacılık projesinin ilk fazı Eylül 2007’de tamamlanmış.
“Java’nın gücü yanımızda!”
Pozitron’u ilk kurdukları yıllarda PHP, Visual Basic gibi farklı geliştirme dilleri ile uygulamalar geliştirdiklerini, fakat Java’nın kütüphane tabanlı bir dil olması nedeniyle çok daha avantajlı olduğunu belirten İşbecer, “Java, size normalde bilmemeniz gereken konuları asla çalıştırtmıyor. Birileri sizin için yapmış zaten, sadece alıp çağırıyorsunuz. İçeride işin nasıl döndüğüne dair fikrinizin olmasına gerek de yok. Dolayısıyla siz de gidip kullanıcı deneyimine, güvenliğe ya da uygulamanın daha az alanda, daha az sistem kaynağı tüketerek çalışmasına yönelik Ar-Ge’ye odaklanabiliyorsunuz. Kalkıp da ‘Şu tuşa basılınca, arka planda şu olsun’ diye düşünmüyoruz. Onu Java Virtual Machine zaten bir şekilde hallediyor arka tarafta. İşte tüm bu özelliklerinden dolayı Java bize çok cazip geldi” diyor.
İşbecer Java’nın kendilerine sunduğu esneklik ile ilgili olarak da şunları söylüyor; “Java platform bağımsız bir araç ve 3 alanda çalışıyor. PC’ler, diğer cihazlar ve sunucular. İleride söz gelimi 2015’de bakarsınız mobil cihaz değil de saat ya da buzdolabı programlayan bir firmaya da dönüşebiliriz. Java size bu özgürlüğü sunuyor. Biz küçük bir firma olduğumuz için yeni alanlara hızlı girip büyükler o konuda tekelleşmeden bir takım başarılı işler yapıp oradan kazandığımız ile bir sonraki faza geçerek ilerliyoruz. Gücümüz, hızımız ve esnekliğimizde saklı.”
Boomerang
Şu anda Pozitronun paket ürün olarak adlandırabileceği en önemli ürünü, Boomerang isimli mesajlaşma yazılım çözümü. Boomerang küçük ve orta ölçekli firmalardan daha çok büyük ölçekli firmalara yönelik olarak tasarlanmış. Bu ürünü kullanabilmesi için o firmanın bir bilgi işlem bölümünün olması gerekiyor. İşbecer, “Söz gelimi Boomerang, 300-500 kişiye ‘Bayramınız Kutlu Olsun’ mesajı göndermek için geliştirilmiş bir ürün değil. 30.000 kişiye mesaj göndererek onları bir CRM projesine entegre etmek veya bir bankacılık projesine entegre etmek, sorgulamalı satış dağıtım sistem i oluşturmak ya da bir alarm sistemi kurmak için kullanılabilir. Konu ve içerik değişebilir, önemli olan işin hacimli olması” diyor.
Pozitron’un Mobil Bankacılık projesinin çekirdeği de aslında yine bir paket program. Bu paket programa, kılıf olarak bankanın kurumsal kimliği giydiriliyor. Dolayısıyla Pozitron’un müşteri tarafında danışmanlık ve hizmet sunması gerekiyor. Pozitron ürünleri bir bayi teşkilatı üzerinden satılan veya kurulan çözümler değil. Bu nedenle Pozitron, İddaa veya İş Bankası gibi büyük yapılar ile gidip doğrudan çalışıyor.
Çözüm ortağından beklentiler
Bugün kendileri gibi küçük teknoloji firmalarının, çözüm ortağı oldukları dev teknoloji firmalarından beklentilerinin çok fazla olabildiğini belirten İşbecer, “Biz de istiyoruz ki firma işini gücünü bıraksın, sadece bizim ile ilgilensin. Fakat bu mümkün değil. Bunu bugün hiçbir büyük firma, çözüm ortağına yapmaz/yapamaz. Bu nedenle taleplerde de ölçülü olmak lazım. Sun Microsystems bize sunucu hibe etti. Onun dışında eğitimlere davet ediyorlar. Bu eğitimler de oldukça kaliteli ve faydalı eğitimler. Sun Microsytems bu konuda zorlamasa belki bizler o eğitimleri ihmal edecektik. Bu gibi büyük faydaları oldu çözüm ortaklığımızın. Ayrıca Sun Microsystems kendi yürüttüğü projelerde bize dönüp ‘Siz şu noktada entegre olabilir misiniz?’ ya da ‘Ne şekilde entegre olabilirsiniz?’ diye soruyor. Yani birlikte fikir jimnastiği yapmaktan tutun da ilgili kişi tespitine kadar birçok konuda yardımcı oluyorlar” diyor.
“Dev müşterilere karşı elimiz güçlü!”
“Java kullanmak ve platform bağımsız olmak gerçekten bizim için çok büyük bir avantaj. Bizim gibi küçük bir teknoloji firması için büyük dev bir işletmeye gidip, ‘İşte elimizdeki ürün budur ve sizin çalıştığınız her platformda da çalışır’ diyebiliyor olmak çok büyük bir avantaj. Sun bu avantajı yaratarak, bizlere büyük bir destek vermiş oluyor zaten” diyen İşbecer sözlerini şöyle sürdürüyor, “Sun kaynak kodlarını açarak bu avantajı hakiki anlamda yaratmaya başladı. Çünkü bedava da olsa hiçbir firma, bunu bünyesine almak istemeyebilirdi. Çünkü yarın bir gün belki Sun Microsystems ileride bu ürünler için para isteyebilir endişesi firmalarda olabilirdi. Fakat kaynak kodlarını açtığı için böyle bir endişe ortadan kalktı. Ayrıca bizim muhatap olduğumuz müşterilerde özellikle Java’nın marka bilinirliği sonsuz diyebilirim. Sokaktaki adam için de cep telefonunda istediği uygulama çalışıyor ise arka planda ne çalıştığı çok da umrunda değil. Fakat sokakta da görüyoruz ki Java’nın marka bilinirliği çok yüksek. Veritabanından bağımsız, işletim sisteminden de bağımsız, dolayısıyla donanımdan da bağımsız hale gelmiş oluyor.”
Uzman ve başarılı bir çözüm ortağı
Sun Microsystems ISV Satış Müdürü Funda Öncü, “Sun tarafından bakıldığında Pozitron bizim ürünlerimizi oldukça etkin kullanan, Java tarafında en son teknolojileri takip eden, daha yeni sürümler dahi çıkmadan beta sürümünü indirip bununla ilgili her türlü denemeleri yapan konusunda uzman bir firma. Sun Microsystems Yazılım İş Geliştirme Ortağı olarak Pozitron, Sun Microsystems’ın tüm ürünlerini sonuna kadar kullanıyor. Dolayısıyla çalışmalarımız oldukça hızlı ilerledi” diyor.
Pozitron’un çok hızlı yol kat ettiğini vurgulayan Öncü, “Sun Microsytems’ın Partner Advantage programına inandıkları ve bunun faydalarını ön gördükleri için hızlı bir şekilde Boomerang ürününü Solaris 10 üzerinde çalıştırarak, doğrudan üçüncü seviye dediğimiz ve şu an Türkiye’de sadece 3 tane bulunan Principle iş ortağımızdan bir tanesi oldular” diyor. Öncü şunları söylüyor; “Bunun paralelinde, bizim düzenlediğimiz tüm etkinliklerimize, eğitimlerimize konu ile ilgili çalışanlarını yolladılar. Dolayısıyla gerek proje tarafında birbirimizle haberleşmemiz ve satış tarafındaki arkadaşlarla temasa geçmeleri, gerekse teknik taraftaki iş birlikleri açısından bu süreç gelişme ve süreklilik arz etti bugüne kadar.”
Sun Microsystems’ın, yazılım iş ortağı Pozitron’a hibe ettiği demo sunucusu sayesinde Pozitron, Sun Microsystems teknolojilerini yazılım tarafında kullanıyorken, bir yandan da donanım tarafında Solaris’in üzerinde çalıştığı Sun Microsystems teknolojilerini kullanmaya ve test etmeye başlamış. Böylece müşterilerine sunum yaparken, geliştirdikleri ürünlerin tüm işletim sistemleri üzerinde çalıştığı gibi artık Solaris 10 üzerinde de büyük bir performans farkı yaratarak çalıştığını gösterebiliyorlar. Sun Microsystems için çözüm ortaklarının yine Sun Microsystems yazılım ve donanım ürünlerini aktif olarak kullanıyor olmalarının ayrı bir anlam ve önemi var.
Önümüzdeki dönemde de Pozitron ile çalışmalarının karşılıklı olarak daha da yoğunlaşarak devam edeceğinin altını çizen Öncü, “Pozitron, geliştirme ortamı olarak Sun Microsytems’ın geliştirdiği ve kaynak kodlarını tüm dünyaya açtığı NetBeans geliştirme platformunu kullanıyor. NetBeans, en son çıkan 6.0 sürümü ile birlikte tüm dünyada birçok firma tarafından yoğun olarak kullanılıyor ve getirdiği özellikleri ve rahat kullanımıyla sadece Java uygulama geliştiricileri değil .Net uygulama geliştiricilerini de Java dünyasına çekmeyi hedefliyor. Netbeans Java’nın sahip olduğu tüm yetkinlikleri rahatlıkla kullanıp, uygulamalarınızı geliştirebileceğiniz bir ortam.
Ayrıca bizim açık kaynak kodlu uygulama sunucumuz Glassfish (Java Application Server) de Pozitron tarafından yoğun olarak kullanılıyor. 2008 başında verdiğimiz bir eğitim ile Glassfish kullanmaya başladılar. Bunlar hep olumlu gelişmeler.” diyor.
Mobil dünyanın mimarı: Pozitron
· 2000 yılında kuruldu
· Türkiye’nin ilk faks otomasyonu yazılımına imza attı.
· Bütün mobil uygulamaları Java Verified tarafından test edilip, onaylanan ve dijital imza almaya hak kazanan Türkiye’deki ilk ve tek yazılım firması
· Türk mühendisleri tarafından geliştirilen Kapalı Devre uygulamasının mimarı
· Endeavor tarafından 2007 yılında Türkiye’de yılın girişimci firmalarından seçildi
· SUN Microsystems ile “Principal ISV Partner” işbirliği
· BlackBerry ve Orange gibi global markalarla ortaklıkları var.
· Harvard Business School tarafından düzenlenen Global Business Plan yarışması galibi
· Türkiye genelinde 100.000’den fazla kullanıcı her gün Pozitron’un mobil uygulamalarını kullanıyor ve yaklaşık 250.000 kişi Pozitron’un mobil çözüm platformları üzerinden iletişim kuruyor.
Pozitron Hakkında
Türkiye’nin öncü mobil uygulama geliştiricisi Pozitron, 2000 yılında kuruldu. İlk kurumsal projesini 2001 yılında Sabancı grubunda yer alan MarSA ve KraftSA için geliştirdi. Ardından KOSGEB tarafından AR-GE fonları ile desteklenen Türkiye'nin ilk faks otomasyon programına imza attı. Bu programı PETKİM’in de dahil olduğu seçkin firmalar kullanıma aldı.
Bu projenin ardından Pozitron’un dernekler ve vakıfların bilimsel esaslarda bağış toplamasını ve üye takiplerini yapabilmeleri için geliştirdiği uygulama Galatasaray Eğitim Vakfı’nda başarı ile hayata geçirildi.
Pozitron, mobil uygulama pazarına Türkiye’nin en yüksek cirolu bahis oyunu olan İddaa'nın cep telefonu uygulaması ile girdi. Java tabanlı bu uygulama Türkiye'nin ilk ve tek uluslararası standartlara uygun mobil uygulaması olarak tarihe geçti. Uluslararası akreditasyona sahip test firmaları tarafından Amerika ve Hindistan’da test edilen Mobil İddaa, dünyada dijital imza alan ilk mobil bahis uygulaması oldu. Mobil İddaa ilk sezonunda 40 binden fazla sayıda indirilerek Türkiye'de bugüne kadar en çok indirilen mobil uygulama oldu.
Ardından dijital imza sahibi mobil gazete projesini Akşam gazetesi için tasarlayan Pozitron, 2006 yılında Mobil Akşam ile de Türkiye’nin en kapsamlı mobil gazete uygulamasına imza attı. Bu uygulama da dijital imza almaya hak kazanarak dünya çapında en kapsamlı mobil gazete uygulamalarından bir tanesi olarak kayda geçti.
Pozitron, Sun Solaris 10 yazılım platformu üzerinde geliştirdiği, Digitürk lig pakedi ve maraton programları SMS servislerini tek bir çatı altında toplayan ve günde 500 bin SMS'lik bir trafiği kontrol eden Boomerang çözüm platformuyla Sun Microsystems'in 96 ülkedeki 8. Principal Partner’ı haline geldi.
Yüzde yüz Türk sermayesi ile sektörde faaliyet gösteren Pozitron’un Türk mühendisleri tarafından geliştirilmiş Kapalı Devre yazılımı Cevahir AVM, Turkcell, Kapalı Çarşı, Dünya Göz Hastanesi ve İş Kuleleri’ndeki LCD ekranlarda görsel yayınları yöneten platform oldu. Pozitron’un kapalı devre çözümü günde 200 bin kişiye ulaşıyor.
2007 yılında etkin girişimcileri destekleyen Endeavor derneği tarafından Türkiye’de yılın girişimcilerinden seçilen Pozitron, global bir çözüm sağlayıcı olma hedefine yöneldi.
İş Bankası için geliştirdiği “İşcep” uygulaması dünyada java tabanlı mobil bankacılık alanında öncü uygulamalardan biri olarak uluslararası basında yer aldı.
Türkiye genelinde 100.000 den fazla kullanıcı her gün Pozitron’un mobil uygulamalarını kullanıyor ve yaklaşık 250.000 kişi de Pozitron’un çözümleri üzerinden iletişim kuruyor.
Fatih İşbecer
Gerek İddaa projesi gerekse bankalarla yürüttüğüz projeler nedeniyle güvenlik konusuna çok önem veriyoruz. Müşterilerimizin de en çok dikkat ettiği konuların başında geliyor. Bizim gibi küçük ölçekli bir firmanın güvenlik konusunda dev müşterilerini ikna edebilmesi için elinde gerçekten sağlam teknolojiler ve bu teknolojileri kullanabilecek yetkinliği olması gerekiyor.
Güvenlik çok engin bir konu. Artık küçük bir firmanın kendi başına Ar-Ge yaparak güvenlik konusunda kendisini geliştirmesi günümüzde imkansız gibi bir şey. Bu nedenle bizim gibi küçük firmaların güvenlik testleri için yüzlerce sunucuya sahip olup ataklarla bu kendi sunucularına saldırıp güvenlik açıklarını tespit etmeye çalışması zor hatta imkansız.
Biz bu acı gerçeği gördüğümüz için, biz kendimiz bir şeyler yapmaya çalışmayalım standartları oturmuş modelleri kendimize örnek olarak alalım ve bunları iyi kullanabilelim dedik. Yani biz aslında güvenlik konusunda özel bir takım çözümler üretmiyoruz.
Denenmiş, başarılı olmuş, standarda oturmuş, yayınlanmış çözümler var. Gerekli olan çözümleri kendi uygulamalarımız içerisinde kullanıyoruz. Dolayısıyla bizim sınırımız işletim sisteminin sınırları. Üzerinde çalıştığı işletim sisteminden daha güvenli olamaz hiçbir program. Bir de kullandığınız programlama dilinin imkanları ile sınırlısınız. Java güvenlik konusunda size sınırsız imkanlar sunuyor. Java içerisinde askeri düzeyde programlama yaparken kullanabileceğiniz kütüphaneler var. Biz bu dokümantasyonları takip ediyoruz.
Ayrıca üzerinde çalıştığımız işletim sisteminin açığının olmamasını bekliyoruz. Solaris 10’un da geçmişine baktığınızda askeri ortamlarda kullanılan Trusted Solaris’i görüyorsunuz. Java ve Solaris’den yola çıkarak güvenli olduğumuzu söyleyebiliyoruz.
Bugün teknik olarak güvenliği kırılamayacak konu yoktur. Artık bir koyun da bir banka kartı da kopyalanabiliyor. Güvenliğin tarifindeki asıl espri şudur; harcadığınız para elde ettiğiniz bilgi karşısında anlamsız ise o güvenlidir. Söz gelimi ben sizin banka şifrenizi kırmak için 1 milyar dolar ve 3 yıl harcıyorsam bu çok anlamlı bir çaba değildir. Bu nedenle asıl önemli olan konu, izinsiz erişimi olabildiğince zorlaştırmak hatta imkansız hale getirmektir.
Java bugün askeri alanlarda da kullanılan, standartları oturmuş, bütün dünyada yaygın olarak kullanılan iyi bir teknoloji. Biz büyüklerin geliştirdiği standartları kendi mobil uygulamalarımızda kullanıyoruz. Bu da bize dev müşterilerimiz karşısında güçlü kılıyor. (bu kismi yedekten orjinal dokumana eklemek isteriz, firma tanitimlari daha kisalabilir)
Doktorun iyisi gelişmeleri en iyi takip edendir derler ya, işte bizler de benzer şekilde tüm gelişmeleri an ve an takip edip kendi uygulamalarımıza uyarlıyoruz.
Mesela son yıllarda yaygın bir dolandırıcılık yöntemi var Phishing adı veriliyor. Türkçeye olta atmak olarak çevirebileceğimiz bu yöntemde kullanıcıya her zaman girdiği bir sayfanın bir benzeri sunuluyor ve kullanıcının haberi olmadan onun tüm şifre bilgileri ele geçiriliyor. Tabi bu tip dolandırıcılıklar web siteleri üzerinde kolay fakat yazılım uygulamalarında daha zor. İşin doğası gereği bir uygulamayı taklit etmek zor. Ayrıca biz mobil uygulamalarımızı dijital olarak imzalıyor ve sertifikalandırıyoruz. Dolayısıyla bizim uygulamamızı bir cep telefonu üzerinden açıp internete bağlandığınızda uygulama size güvenlikle ilgili sorular soruyor. Özetle bir uygulamanın uluslararası yetkili bir merkez tarafından imzalanması ve telefon üreticileri tarafından da o uygulamanın güvenli olup olmadığının anlaşılması çok büyük bir güvenlik avantajı sağlıyor.
Fakat tarayıcı tabanlı sistemlerde, bu wap olabilir web olabilir, telefonda bunları gösterebilmek için belli tarayıcı üreticileri sayfaları sizin bilginiz olmadan ortada bir yerde yakalayıp tekrar şekillendiriyor. Ne yapıyor, resimleri küçültüyor, veriyi sıkıştırıyor ki size 2 inçlik telefon ekranında, PC’de gördüğünüz bir web sayfasını aynı şıklıkta görebilin.
Bunun size avantajı şu, daha az para ödüyorsunuz datayı azalttığı için, dezavantajı ise şu, oradan geçen tüm bilgi kullandığınız tarayıcının üreticisi tarafından görüntülenebiliyor. Bu facia bir şey. Giriyorsunuz Help dosyasına kredi kartı ile işlem yapmayın, Paypal’a bağlanmayın diye uyarılar var. Fakat kimse Help dosyasına bakmadığından bu güvenlik açıkları tarayıcı tabanlı sistemlerde sürüyor. Bunun çözümü; tarayıcı tabanlı sistemler yerine güvenlik gerektiren mobil projelerde, projeye özel uygulama yaptırılmasıdır. Bizim mobil uygulamalarımızda hiçbir şekilde kullanıcı verisi uygulama içerisinde tutulmaz. Ayrıca time-out süreleri de vardır. ATM kartınızı yere düşürmenizin hiçbir riski yoktur, eğer şifreyi üzerine yazmadıysanız. Benzer şekilde bizim uygulamalarımızın güvenliği açısından da cep telefonunuzu kaybetmenin hiçbir riski yoktur.